Boeing Uluslararası Başkanı: Plan Tamam, Boeing'i Türk Yapıyoruz

Bertrand-Marc Allen Boeing International’ın Başkanı
Geçenlerde Türkiye’de bir dizi görüşme yaptı. Merak ettik. Sohbetimizde Boeing Türkiye Genel Müdürü Ayşem Sargın ve Boeing’in Avrupa, Rusya, İsrail ve Türkiye’den Sorumlu Uluslararası Kurumsal İletişim Müdürü Chantal Dorange da katıldı.

Önce havacılıktaki trendlere değindi Marc Allen:
“Geçen yıl üretimde yüzde 3.9’luk bir büyüme gördük. Hizmetler tarafında ise 3.6’lık bir büyüme var. Boeing olarak hizmet tarafında, stratejimize de bağlı olarak yüzde 8 ile piyasanın üzerinde büyüdük. Mevcut piyasa dinamiklerinin devam edeceğini düşünüyoruz. Son 3-4 yılda yolcu trafiği yüzde 6.5 ile 7.5 arasında ortalama büyüme gösterdi.”

Beklentiyi paylaştı:
“Önümüzdeki 10 yılda global havacılık sektörü 7.6 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşacak”

THY YOLUNA ÇOK İYİ BİR PERFORMANSLA DEVAM EDİYOR

Sektör olarak ‘çok şanslı’ olduklarını vurguladı:
“Tüm dünyada bir iyileşme var. Türkiye de aynı şekilde. Evet bölgede jeopolitik ve ekonomik zorluklar da var. Ancak Türk Hava Yolları bu süreçte çok iyi bir performansla yoluna devam ediyor. Türkiye’de yolcu trafiği artış kaydediyor.”

“Türkiye’de çok önemli adımlar atıyoruz” diyor Marc Allen, “Geçen yıl hükümet ile birlikte milli havacılık planını ortaya koyduk. Hem Boeing için çok önemli hem de havacılık sektörünün bütünü için… Bu planın uzun vadeli büyümeyi sağlayacak bir strateji olduğunu düşünüyoruz. Boeing’i Türk yapacağız…” Tabii heyecanla sorduk; nasıl?


Anlattı, Marc Allen:
“Milli havacılık planını dört bacaklı bir sacayağının üzerine kurduk. Birincisi endüstrileşme. İnovasyon ve araştırma ikinci ayağı… Üçüncü ayak hizmetlerle, dördüncü ayağı da yeteneklerle ilgili… Plan, Türkiye’nin havacılık alanında global bir lider olması için ne gibi becerilere ve yeteneklere sahip olması lazım. Neye ihtiyacı var. Bu noktaya odaklanıyor.”
Bu planın ortaya konulmasından itibaren geçen 7-8 ayda dört ayaktaki gelişmeleri sıralamaya başladı: “Dün TAİ ile bir sözleşmemiz oldu. Kontrol yüzeyleri ilgili…”

Ayşem Sargın detay verdi:
“Kontrol yüzeyleri dediğimiz şey, uçakların irtifasını ayarlayan kanatların kenarında gördüğünüz iniş kalkışı sağlayan malzeme…”

Flaplar mı?
“Uçağın bütün hareket eden kısımları diye düşünebiliriz aslında. Flaplar ve diğer yön verici malzeme..”
Sonra arka plandaki amacı açıkladı: “Türkiye’yi bir alanda mükemmeliyet merkezi yapmak. Özelikle de sanayi alanında… Zaten halen Türkiye’den tedarik yapıyoruz. Ama üretimi yüksek teknoloji gerektiren ürünler var. Türkiye de bu alana yöneldi. Boeing olarak biz de bu alanda ışık görüyoruz. Türkiye’de bu alanda önemli kabiliyet gördük.”

Peki, ne yapacaksınız?
“Bu alandaki alımlarımızı olabildiğince yoğunlaştıracağız. Bu da her yerdeki sanayiye yön verecek. Bütün dünyada, Boeing Türkiye’ye önem veriyor, alım yapıyor, biz de burada üretelim diyecekler. İşte TAİ ile yapılan kontratın önemi burada. Mili havacılık planına çok uygun bir adım oldu…”


Evet, duyduk. 200 milyon dolarlık bir sözleşme olduğu yazıldı…
“Tam rakamı veremem. Ama size daha yüksek olduğunu söyleyebilirim…” dedi Marc Allen ve şunları söyledi:


“3-4 hafta önce de TAİ ile bir başka sözleme daha yaptık. 787’lerin yatay hücum kenarı dediğimiz kontrol yüzeyleri alanında bir başka sözleşmeye daha imza koyduk. Bir süre önce Kale Grubu ile de, yine uçağın hareketli parçalarıyla ilgili bir başka kontrat daha yapmıştık. Türkiye’nin bu alanlarda çok daha iyi olabilme kabiliyeti var. Tabii ki, kendi ihtiyaçlarımız için ama bu parçaları üretenler Airbus’a da başka şirketlere de satacak. Boeing buradan alıyor diye yöneldiğinde Türkiye’nin daha da yükseleceğini öngörüyoruz: Arka planda hedef sanayiye yön vermek…”

Hedeflerini anlatmak adına bir örnek verdi Marc Allen: “Benim dört çocuğum var. 15, 13, 11 ve 10 yaşında… Dolayısıyla, ortaokul fen bilimleri deneylerine aşinayım. Öyle görünüyor ki, şu sıralarda dördüncü sınıftaki bütün çocuklar kristal imal ediyor. Önce bir sıvının içine şeker vesaire ekleyip karıştırıyorlar. Sonra da bardağın içine bir ip sarkıtıyorlar. İşte o ip temel yapıyı oluşturuyor. Kristaller o ip etrafında toplanıyor. İpi koymazsanız, yani ana yapıyı oluşturacak malzemeyi vermezseniz ya hiç kristal oluşmuyor ya da tek tük oluşuyor. Yani, bugün kontrol yüzeyleri ile mükemmeliyet merkezinde yapmaya çalıştığımız şey, Türkiye için o ipliği koyabilmek. O ana yapıyı, çatıyı ortaya koyabilmek…”

DÜNYA TEDARİK ZİNCİRİNDEKİ PAYINIZI ARTIRABİLİRİZ

Sonra devam etti: “Tabii ki sadece kontrat meselesi değil. Çok sayıda tedarikçi geliştirme çalışması da yapıyoruz. İstanbul ve Ankara’nın yanı sıra Eskişehir ve İzmir. Dört-beş şehre gittik. Sistemi çok bilinçli şekilde hükümet ile işbirliği içinde gerçekleştirdik. Fabrikalara gidip, yalın üretim yöntemlerini gösteriyoruz. Görüyoruz ki, Türkiye’nin küresel tedarik zincirindeki payını artırabiliriz…”
 
Allen, üretimden sonra inovasyon ve teknoloji ayağında da tedarikçi geliştirme programını uyguladıklarını belirtti Allen ve TSI ile 787’deki koltuk enstalasyonlarını örnek verdi.


Bilgi verelim. TSI, Türkiye’de ilk yerli uçak koltuğunu üretmek amacıyla THY ve Kibar Holding kuruluşu Assan Hanil eşit ortaklığı ile 2012 yılında kurulmuş bir ortak girişim şirketi. Sloganları ‘Global Düşündük Yerli Ürettik”… Verilen bilgiye göre THY dışında bir Orta Asya havayoluna da satış yapılmış. Allen Türkiye’deki işlerden ümitli:


“Ayrıca bir mühendislik merkezi açıyoruz. Yılın üçüncü çeyreğinde… Sabiha Gökçen Havalimanı’na yakın bir teknoparkta... Koltuk yerleştirmeleri ile ilgili sertifikasyon ve yeterlilikler üzerine çalışılacak. Uçağın mutfağında ve yiyecek içecek servislerde kullanılan galleylerin tasarımı da merkezin önemli bir alanı olacak. Parçaların sökülüp daha ucuz ve verimli bir şekilde nasıl yapılabileceğini anlamakla ilgili çalışmalar da bu merkezin işi olacak. Bu süreçte İTÜ ile Ar-Ge faaliyetlerine de devam ediyor olacağız…”


Tam soracaktık ki, Ayşem Sargın bilgi verdi: “İstanbul Teknik Üniversitesi’nin araştırmacı mühendisleri müthiş bir iş çıkardılar. Kabin içi havanın filtrelenmesi ilgili cihaz ürettiler. Pek çok testlerden geçti. Prototipi yapıldı ve çok başarılı. Patent alabilmek için uğraşılıyor şimdi. Sahibi İTÜ olacak. Boeing de destekleyen olarak ikinci sahibi olacak. Bu doğrusu, beni de Türkiye’deki kabiliyetlerin düzeyi ve bunun anlaşılması açısından çok gururlandıran bir proje oldu. Boeing gibi dev şirketlerin sonuca ulaşan Ar-Ge projesi çok az çünkü…” Marc Allen başka yapılacakları sıraladı:


“İTÜ ile farklı filtre sistemleriyle ilgili olanlar da dahil olmak üzere başka projeler de geliştiriyoruz. Örneğin ‘big data’, büyük veriyle ilgili bir projemiz var. Bir optimizasyon çalışması… Sonuçta, yapmaya çalıştığımız şey; Türkiye’yi dünya çapında 10 merkezden biri olması…”


Ayşem Sargın ekledi:
“Beklentileri karşılamak adına burada öylesine bir mühendislik merkezi açılabilirdi. Ama Boeing tek seferlik bir şey yapmayı değil, sürdürülebilir biçimde büyüyen bir merkezi hedefl edi. İhtisaslaşmaya gidiyor. Yüzey sistemlerinde olduğu gibi, iç mekanlar konusunda ihtisaslaşacak. Türkiye buralarda güzel büyüdü. Boeing başından beri zaten destekliyordu. Şimdi gelinen noktada Türkiye ile birlikte büyümeyi öngörüyoruz. İç mekanları bir ihtisaslaşma, dolayısıyla büyüme alanı olarak kurguladıysak, resmi de doğru kurgulayalım, mühendislik merkezi de bu alana odaklansın dedik.”

Hizmet ayağında ise atılım THY Teknik ile yapılacak. Marc Allen’ın verdiği bilgiye göre, “Son imzalar nihai hale getirilmeye çalışılıyor. Anlaşmayla THY Teknik küresel bir ortağı olacak Boeing’in… “

Nasıl?
“Biz eğitim ve sertifikasyon sağlayacağız. THY Teknik de Boeing tarafından geliştirilen filo bakımı hizmetlerini küresel çapta müşterilere verecek.”
Bir ‘yetkili servis’ gibi mi?


“Çok daha ötesinde... Hem kabiliyete sahip olacak, hem hizmet sağlayacak, hem de pazarlama yapacak. Ortaklık bu… Mesela Azerbaycan’dan gelecek teknisyenlere gerekli eğitimi verecek. Uçakların bakımını yapacak. THY Teknik, Boeing’mişçesine hepsini yapabilecek. Birlikte önleyici bakım yapacağız ki, çok önemli. Biz bütün filoların bilgilerine ulaşabiliyoruz. Her uçaktaki parçalarının durumu hakkında fikir sahibiyiz. Ne zaman bozulabilir? Tespit yapıyoruz, analiz ediyoruz ve onun ötesinde öngörüde bulunabiliyoruz ve en üst düzey servisle sorunu çözüyoruz…”
Kaç Boeing uçağı dolaşıyor havada?


“Halen 10 binden fazla uçak var. Havada yolcu ve yük taşıyorlar” diye yanıtladı Marc Allen sonra da gülümseyerek ekledi; “5 bin 700 uçak da siparişimiz var. Onlar henüz yerde…”

TÜRKİYE HAVACILIKTA RÜŞTÜNÜ İSPAT ETMELİ


Bütün sektörlerde olduğu gibi donanımdan yazılıma geçişin havacılıkta da geçerli olduğunu söylüyor Allen:
“Herhangi bir uçağın yaşam döngüsünü düşünün. Alım maliyeti sadece yüzde 30’nu oluşturur. Bizim ‘kuyruk maliyet’ dediğimiz bakım ve diğer hizmetler yüzde 70’i buluyor. Hizmet odaklı yeni iş planımızı bu yüzden hayata geçirdik. Havayolu şirketleri için değer oluşturuyoruz. Bunun Türkiye’nin mili havacılık planın bir parçası olmasını da bu nedenle istedik. Çünkü bu saydıklarımızı yapma kabiliyetini göstermezse Türkiye uluslararası havacılık camiasında rüştünü ispat edemez.”
Boeing, THY Teknik’e kompozit bakım ve tamir kapasitesini artırma konusunda da destek verecek.

Peki ya dördüncü ayak?
“Aslında birinci unsur demeliyiz belki de” diye yanıtladı Marc Allen, “Çünkü yetenek olmadan başarı elde etmek imkansız. Ortaklarımızın kabiliyetleri çok kritik…”
Kaç ortağınız var Türkiye’de?


“Sanayi anlamında 20 tedarikçi ile çalışıyoruz. Tedarikçi geliştirme programımızla birlikte 14 yeni tedarikçi ile de görüşmelerimiz devam ediyor. Teknoloji anlamında, başka üniversiteler de var ama İTÜ ile devam ediyoruz. Hizmet konusunda, THY Teknik, TSI ve toplam 5-6 ortağımız da o kategoride var.”
Ya kamu kesimi?


“Bu bir şirket ve bir ülke arasında yapılan bir ortaklık. Tabii ki çok dikkat ediyoruz. Yeni anlaşmamızda Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir ve Yatırım Destek Ajansı Başkanı Arda Ermut bizimle birlikteydi. Bunları çok önemsiyoruz..”
Sonra işbirliğinin başlangıcını anlattı:
“Bütün bu çalışmaların nerede başladığını da unutmayalım. Start, Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için New York’a geldiğinde verildi. İlk mutabakat zaptı orada yapıldı.”

KAZAN KAZAN PRENSİBİ İLE YOLA ÇIKTIK

Evet, Türkiye’de de bir hayli tartışması oldu. ‘ABD’den 40 uçak alınacak’ diye. Hatta o sıralar Başkan Trump, Suudi Arabistan’da kılıç dansı yapıp, onlarla yüz milyarlarca dolarlık silah, uçak anlaşması yapmıştı. Keza Katar’a da 12-13 milyar dolarlık satış yaptığı söylendi. O sırada bu uçak siparişleriyle ilişkiler düzeltilmeye çalışılıyor diye düşünüldü Türk kamuoyunda…
“Bunları bilmiyorum. En başından beri bu sürecin içindeyim. Her iki taraf için kazan-kazan prensibine bağlı bir proje için yola çıkıldı. Sonuçta biz dünyanın en iyi uçak üreticisiyiz. Yakıt tasarrufu, performans anlamında... Tabii ki bu uçakları satmaya da devam edeceğiz. Bizim gibi global üretici şirketler için başarının formülü çok açık. Buradaki sihir; aslında hiçbir sihir olmamasındadır. Sihir, çok çalışmaktır. Müşterilerinizin kazanmasını sağlayan çözümleri masaya koyabilmektir. Havacılıkta da müşteri dediğiniz ülkenin kendisi zaten. Bu kadar basit…”


“Yalın bir şekilde anlatayım kendimi” dedi ve ekledi:
“Biz başarılı olursak mesela THY da başka türlü elde edemeyeceği bir başarı elde edecek. Boeing başka türlü satamayacağı kadar çok uçak satacak Türkiye’ye. Başka türlü olması mümkün olmayan istihdam imkanları doğacak. Ve Türkiye başka türlü yapamayacağı ihracatları yapabilecek. Ve de hepsinden önemlisi bütün bunlar sürdürülebilir olacak.”

Önümüzdeki 5 ve 10 yıllık dönemde Türkiye ile nasıl bir iş hacmi öngördüğünü sorduk Marc Allen’a…
“Üç önemli kilometre taşı var bizim için” dedi, “2023, 2025 ve 2030… 2023’e beş yıl kaldı. Biz bu beş yılı kuruluş dönemi olarak değerlendiriyoruz. 2025’te bugüne kadar ürettiğimiz değeri en az iki misline çıkarmayı hedefl edik. 2030’u ise ciddi bir ölçeğe ulaşacağımız yıl olarak düşünüyoruz.”


Rakamları sormak fayda etmedi. “Sınır koymak istemiyoruz aslında” dedi Allen; “Şunu söyleyebilirim. Milyarlarca dolarlık iş yapacağız. Ve Türkiye’de bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar ülkede olduğu kadar istihdamımız olacak. Bakın Boeing’in 13 bin tedarikçisi var dünyada. TAİ bunlar içinde ilk 13’e girmiş. Ödül veriyoruz. Benim için başarının kriteri şu olabilir 2025’e geldiğimizde; TAİ hala ödüller almaya devam eder ama Türkiye’den birçok başka tedarikçimiz de ödül almaya başlamıştır. İşte bunun çok önemli olacağını biliyorum.”

“MİLLİ HAVACILIK PLANI İLE TÜRKİYE’NİN UFKU PARLAK”

Boeing International Başkanı Marc Allen (sağda) ve Boeing Türkiye Genel Müdürü Ayşem Sargın, ‘Milli Havacılık Planı’ ile Türkiye ile Boeing arasındaki yepyeni bir ivme yarattıklarına inanıyor. Allen, "Bizim için bu işbirliği, mevcut bir üreticiyle bir sözleşme yenilemesi değil. Geleceğimizi birlikte şekillendirmek. Boeing’i Türk yapıyoruz yaklaşımının arka planı budur. Türkiye’ye yaptığımız değer katkısını en az iki misline çıkarıyoruz.” Neden? “Çünkü Türkiye’nin stratejik büyüme potansiyeline canı gönülden inanıyoruz...” Allen'a tam ‘coğrafya’ diyecektik ki devam etti: “Türkiye öyle bir yerdeki, 3 ila 5 saat arasındaki uçuşla 55 farklı yapıda ülkeye ulaşabiliyorsunuz. Dünyanın başka hiçbir yerinde bu mümkün değil…”


Kaynak: dunya.com
2570 kez okundu
Giriş
Üye değil misiniz? Altın Üye ya da Gümüş Üye olmak için tıklayınız.