Gelecek Güzel Gelecek

Gelecek güzel gelecek… Eğer öyle olmasını isterseniz, istersek… Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki her şey mümkün. Veya hiçbir şey mümkün değil! Doğru, iyi, yararlı diye bildiğimiz hemen her şeyin, aslında öyle olmadığını, olmayabileceğini fark ettiğimiz, sorguladığımız bir çağdayız. Veya tam tersini…

Artık, gerçeklere, bilgiye ulaşmak kolay, bir şeyleri ‘mış gibi göstermek’ ya da ‘mış gibi zannederek kanmak ve kandırmak’ zor. Bilgi sahibi olmak hala çok önemli, başarı için ön koşul, ancak artık kesinlikle yeterli değil!
 
Herkes bilgiye kolayca ulaşabilir.
Şimdi ‘bilgiyi ne yapacağını, daha iyisi için kullanmayı’ bilen, yararlı, yeni, farklı fikir üreten ve bunları akıllıca hayata geçiren kıymetli.
 
Her şeyden önce bildiklerimizi hatırlayalım, kendimizi kandırmayalım, durumumuzun farkında olalım;
 
• OECD raporlarına göre, üniversite mezunu işsizi en çok olan ülkeyiz. 
 
• Eğitime ayırdığı bütçe bakımından kronik olarak en son sıraları kimseye kaptırmıyoruz.
 
• Anlama ve anlatma, matematik, fen, bilim konularında eğitimimiz en kötüler, hatta kırmızı alarm verenler arasında.
 
• İşsizlik oranı en yüksek milletiz.
 
• IMF kapılarında kamp kuran, dışarıdan katkıya bağımlı, çok borçlu bir ekonomideyiz.
 
• Silah tacirlerinin, teröristlerin en sevdiği ülkelerden biri, yağlı müşterileriyiz. Onlar için çok kıymetli bir pazarız.
 
• Onca alternatif enerji kaynağımıza rağmen, petrol ve doğal gaz vbg satanlar için en sevgili tüketicileriz.
 
• Vergi ödemede de yolsuzlukta da dizi dizi inci ve birinciyiz.
 
Bu sonuçlarla zaten bilgiyi nasıl kullanacağımız konusunda iyi olmayı, bilgiye, eğitime erişim konusunda dahi yetersiz, kaynaklarını şuursuzca kullandıran, kendini eni konu sömürttüren bir ulus görünümündeyiz. Her birimiz cevher olsak bile içinde yüzdüğümüz su bulanık, kirli.
 
Bu hepimiz için böyle. Zengini de aynı çamurlu, bulanık suyun içinde, fakiri de okumuşu da okumamışı da… Onun için mazeret üretmeyelim. Daha iyisine layık olduğumuz kesin!
 
Daha iyisi için, herkes önce kendi başının çaresine bakmak, akıllı, farklı, iyi, dürüst, çalışkan ve disiplinli olmak zorunda. Başka hiç yolu yok!
 
Peki ne yapacağız?
 
Önce yapılmaması gerekenler:
 
- ‘Okulum beni adam etsin, bana diplomamı versin, ben de iş bulayım’ denmeyecek.
 
- ‘Şu okuldan, bu bölümden mezun olur, bir de üstüne yüksek lisans, onun üzerine de doktora yaparsam, beni kaparlar’ zannedilmeyecek.
 
- Ne için alındığı bilinmedikten sonra diplomanın, sertifikanın hiçbir işe yaramadığı kabul edilecek.
 
- İşe girilebilmişse, orada tutunmak, ilerlemek için müdürden, amirden medet umulmayacak, fırsat vermesi beklenmeyecek.
 
- ‘Ah bir elimden tutan olsa, ben ne cevherler sergilerim, kimse kıymetimi anlamıyor ki’ gibi boş hayallere ve umutlara kapılmayacak.
 
-‘Ama bizim ülkemizde çok zor, yerimiz dar, oynayamıyoruz ki’ denmeyecek.
 
- ‘Bu patronlar çok adi. Krizi fırsat bilip, işçi çıkarıyorlar, az maaş ödüyorlar, çok çalıştırıyorlar’ gibi afyonlu ezberlerle oyalanılmayacak.
 
-Çok parlak fikirlerim var, neden kimse bunlardan yararlanmıyor diye beklenmeyecek.
 
Ve de yapılması gerekenler…
 
-Herkes uyanacak ve balığa çıkacak.
 
-Balıkların nerede olduğunu bulacak, balık tutmayı öğrenecek.
 
-Balık gelmesini beklemeyecek.
 
-Balık dilenmeyecek.
 
-Daha da fenası bizzat kendisi sazan olmayacak.
 
Gelecek yazımda birkaç tane örnek vereceğim. Gelecek güzel gelecek diye düşünüp, gereğini yaparsanız, hayatınızı ve dolayısıyla hepimizin hayatını nasıl güzeltebileceğinize* canlı örnekler vereceğim. Yapanlar nasıl yapıyor, anlatacağım.
 
*Güzeltmek; güzelleştirmek ve düzeltmekten türetilmiştir.

Yazar:
Ufuk Tarhan


Kaynak: Yenibiris.com
1564 kez okundu
Giriş
Üye değil misiniz? Altın Üye ya da Gümüş Üye olmak için tıklayınız.