İşportada kaset sattı, Seyhan Müzik'i yarattı bir yandan da Hapkido'yu Türkiye’ye tanıttı

Ekonomik sıkıntı nedeniyle 16 yaşında okulunu bırakan, işportada kaset satıp, para kazandıktan sonra Seyhan Müzik’i kuran Levent Seyhan, 39 yaşında üniversiteye başladı. Gündüzleri sokaklarda kaset satarak parasını kazanan, akşamları ise sporda kendini geliştirmeye çalışan, yıllarca Uzakdoğu sporlarıyla ilgilenen Seyhan, 7 senedir profesyonel anlamda hapkido yapıyor. Bir yandan da okuduğu üniversitenin Sanat Yönetimi derslerini kaçırmamaya çalışıyor.

Levent Seyhan, 1971 yılında Kars’ın Susuz ilçesinde doğduğunda 13 çocuklu çiftçi bir ailenin en küçüğüydü.

İlköğretim ve lisenin bir kısmını Kars’ta okuyan Seyhan, ailesinin İstanbul’a göç etmesi üzerine liseyi yarıda bırakarak ekmek parası peşine düştü. Unkapanı, Eminönü, Kumkapı’da el arabasında sokak sokak dolaşarak kaset satan Levent Seyhan’a diğer kardeşleri destek oldu. El ele veren Seyhan kardeşler bir araya gelerek sattığı kasetleri üreten bir müzik şirketi kurdu. Seyhan Müzik adını verdikleri bu şirketi kurarken Levent Seyhan 5 yaşından beri yaptığı sporu da sürdürdü. 

Spora küçük yaşta köydeki sokak kavgalarıyla başladı. Daha sonra sistemli olarak Uzakdoğu sporlarıyla ilgilendi. Ancak, sonunda hapkido yapmaya başladı. Kore çıkışlı bir savunma sporu olarak bilinen hapkidoyu Türkiye’ye tanıtmak için harekete geçti. Ancak, bu arada hayatındaki tek eksiğin eğitim olduğunu gördü. Bunun üzerine geçen yıl üniversite sınavına girdi. Yeditepe Üniversitesi Sanat Yönetimi Bölümü birinci sınıf öğrencisi olan 39 yaşındaki Seyhan, "Spor ve müzikle ilgileniyorum. Bunların yanına bir de akademik bilgiyi eklemek istedim. Bu nedenle sanat yönetimini seçtim. Öğrenmenin yaşı yok. Hiçbir şey için geç sayılmaz" diye konuştu.  

Okumamak, içimde yara kalmıştı

Ekonomik sıkıntıdan dolayı 16 yaşında ailesiyle İstanbul’a geldiklerini söyleyen Seyhan hikayesini şöyle anlattı:

"Çocukluğum köyde geçti. Babam kendisi okuyamadığı için bütün çocuklarının üniversiteyi bitirmesi için çok çaba harcadı. Köyümüzde ilk kızını okutan, babam oldu. Köy halkı önce yardırgadı ama sonrasında çoğu aile kızlarını okula göndermeye başladı. Bizim köyde kızların okula gitmesinde babamın rolü büyüktür. Biz İstanbul’a göç ettikten sonra ağabeyimle işportada kaset satarak paramızı kazanmaya başladık. 370 kasetle girdik bu işe. 1995’de Seyhan Müzik’i kurduk. Çok çalıştık. Dişimizle tırnağımızla buralara geldik. Krizden önce 6 şubemiz vardı. Ama krizde küçülme politikasını uyguladık, şu anda 3 şubemiz var. Para kazanma derdine düştüğümüzden ben okuyamadım, ama diğer bütün kardeşlerim üniversite mezunuydu. Okumak hep içimde yara kalmıştı.Üniversite yaşamını çok sevdim. Arkadaşlarımla aram çok iyi. Onlarla vakit geçirmekten, derslere girmekten, hocalarımla fikir alışverişinde bulunmaktan büyük keyif alıyorum. Bu duyguyu keşke yirmili yaşlarımda yaşayabilseydim. Gerçi şu anda bile arkadaşlarımla iletişim sıkıntısı çekmiyorum. Geç de olsa bunu başardığım için mutluyum."

Hapkido’yu Türkiye’ye tanıttım

Spora  milli boksör ağabeyi sayesinde 5 yaşında başladığını söyleyen Seyhan şunları anlattı: "Ağabeyime özeniyordum. Ağabeyim boksa gidiyordu. Okulda çıkan bir kavgadan sonra tekvando ile tanıştım. Köyde hayvanları otlatırken tepemiz vardı. O tepeyi tekme atarak geçerdik. Yenilenler koyunları otlatmaya giderdi. Sanırım tekme atmayı buradan öğrendim. Bir gün ağabeyimin spor salonuna gittim. Tekme atıyorlardı orda. Güldüm. Hoca bana "Seni de görelim, çok güldün" dedi.

Böyle başladım tekvandoya. 4.5 yılda alınabilinen siyah kuşağı ben 1.5 yılda aldım. Maddi sıkıntılardan dolayı liseyi bitirip okulu bıraktım ama sporu hiç bırakmadım. 13 kardeşiz. Evin en küçüğüydüm, ama ev geçindirmenin bütün yükünü omuzlarıma aldım. Bir ağabeyim üniversitede okuyor, diğeri boksa gidiyordu.

370 kasetle başladık

90’larda okul bitince iş hayatım daha hakim oldu hayatımda. İki meyve sandığı büyüklüğünde işportada 370 kasetle işe atıldık. Para sıcak bir şekilde geri dönmeye başladı bize. Babamın emekli parası ancak kiraya yetiyordu. Diğer kardeşlerimin hepsi okudu. Ama paramız yoktu. Bana düşense çalışmaktı. Çalışmayı seçtim.  Akşamları tekvandoya gidiyordum.

1994’te askere gittim. Ben askerdeyken ağabeylerim şirketi kurdu. Şirketi kurmamızdaki en büyük avantaj ağabeyimin üniversiteyi bitirmesiydi. Maliyeciydi bir ağabeyim. Onun maliyeci olması bize parayı nasıl değerlendirmemiz gerektiğini gösterdi. Unkapanı’ndan parayı kazanıyorduk. Canlı parayla Unkapanı’nda kasetçiye bize bin tane kaset ver diyorduk. Diyelim ki bin kasetin normal fiyatı 10 lira. Biz 9 liradan alıyorduk. Paraları hep biriktirdik. Seyhan Müzik’i böyle 1995’te kurduk. Temellerini daha önceden atmıştık. O zamanlar öğrencilere devlet yardımcı oluyordu. Tezgahlarını koymak için yer de, tezgah da veriyordu."

Türkiye Hapkido Birliği’ni kurdum

İşler sürerken akşamları spora devam ediyordum. 2002’de tekvando hocam beni hapkido ile tanıştırdı. Birlikte birkaç yıl çalıştık. Daha önce güreşle, aikido ile ve tekvando ile ilgilendiğim için hapkidoda zorlanmadım. Bu dalda kendimi geliştirmeye başladım. Fransa’ya hocamla gidip gösteri yaptık. Keyifle yaptığım sporu 2002’de Türkiye Hapkido Birliği’ni kurarak Türkiye’ye tanıtmaya başladım. Rahmetli Barış Akarsu’da Hapkido yapıyordu. Bu sporun tanıtımı için o da bizimle birlikte çok çaba harcadı. Kore kökenli bir spor dalı bu. 2004’de Kore’de hapkido belirleme sınavlarına girdim. 5’inci seviyeyi kazandım. Toplamda 10 seviye var. Şu anda seviye 7’deyim. Hapkido dalında Türkiye’de Hapkido Asbaşkanı olma sıfatıyla 2’nci kişiyim. Türkiye, Kore’deki turnuvalara 2007’den itibaren gitmeye başladı. Koreliler sonra Türkiye’ye geldi. Yaptığımız organizasyonlara baktı. Beğenip, temsilcilik verdiler. Ben 2009 yılı hapkido ödülü sahibiyim.

Yazar:
Şebnem Arat


Kaynak: Yenibiris.com
2736 kez okundu
Giriş
Üye değil misiniz? Altın Üye ya da Gümüş Üye olmak için tıklayınız.