Krizler ve Kriz Yönetimi –I

Krizleri, yanıbaşımıza bırakılmış bir saatli bombaya benzetmek mümkün. Varlığını fark ettiğimizde, patlamasını önlemek için genellikle yapılacak pek bir şey kalmamış olur. Ne güçte olduğunu, ne zaman patlayacağını ve bize olacak etkilerini sadece tahmin edebiliriz, ama emin olamayız.

Değişik kriterlere göre krizleri;

- Organizasyon içi nedenlerden, organizasyon dışı nedenlerden kaynaklanan
  krizler,
- Gerçek krizler, algısal krizler,
- Politik, ekonomik, finansal, sosyal, teknolojik krizler gibi değişik ana başlıklarda
 toplamak mümkün.
 
Organizasyon dışı nedenlerden kaynaklanan birçok değişik konuda kriz oluşabileceği gerçeği ile krizleri, iş yaşamının kaçınılmaz gerçeklerinden biri olarak kabul etmek ve organizasyonun içini ve çevresini, erken uyarı sistemleri ile sürekli izlemede tutup, normal dışı sinyalleri zamanında algılamak ve değerlendirmek gerekiyor.  
 
Krizleri başarı ile yönetmek için, kriz oluşmadan önce, krizler hakkında bilgi sahibi ve hazırlıklı olmak, kriz yönetimini tanımlayıp, planlamak, olumsuz etkilerini en aza indirgemek de organizasyonlara yardımcı olacaktır.
 
Neyi, nasıl yöneteceğimizden emin olmak için öncelikle tanımlamak gerekiyor. Sözlükler krizi; bir toplumun, bir kuruluşun veya bir kimsenin yaşamında görülen güç dönem, bunalım, buhran olarak tanımlıyor. Organizasyonlar için krizi;
 
  • Organizasyonların ve paydaşlarının hedeflerini ve olağan işleyişini tehdit eden, engelleyen, hatta bazen sürdürülebilirliğini, dolayısı ile varlığını tehlikeye sokan,
  • Önceden tahmin edilmesi kolay olmayan,
  • Uyum ve önleme sistemlerini bazen yetersiz hale getiren,
  • Kendine özgü yönetim modeli gerektiren,
  • Acil karar alınması ve uygulanmasını gerektiren olağanüstü bir gerilim veya algılama durumu olarak tanımlayabiliriz.
Kriz yönetimi ile acil durum yönetimi birbirine karıştırılmamalı. Birçok ortak özelliğe sahip olmakla beraber; ikisinin hazırlıkları, planlaması, algılanması, müdahalesi, araçları ve yöntemleri farklılıklar göstermekte.
 
Kriz yönetiminin başarılı olabilmesi için en temel unsur, krizin zamanında algılanabilmiş ve tarif edilebilmiş olmasıdır. Örneğin; 700 milyar dolar değerinde, küresel faaliyet gösteren, 150 yaşındaki bir finansal hizmetler ve yatırım yönetimi şirketinin iflas talep etmesi, olağanüstü olarak algılanması gereken bir durumdur.
 
Lehman Brothers’ın 15 Eylül 2008 günü iflas talebini öğrendikten sonra kaç organizasyon hemen toplantı düzenleyip, bu olağanüstü durumu değerlendirdi?
Olağanüstü şartlar ile yönetilmesi gereken krizi algılamadığımız sürece, olağan yönetim koşullarına devam ederek krizin, organizasyona olan olumsuz etkilerini büyütmüş ve derinleştirmiş oluruz. Bu da krizin hem maliyetini yükseltecek hem de süresini uzatacaktır ki, krizleri algılama süresinin uzunluğu bazen organizasyonların krizden çıkamaması, yok olup gitmesi sonucunu getirebilecektir.
 
Organizasyonlara olan etkisinin büyüklüğüne bakmaksızın kriz yönetiminin öncelikli amaçları ve kriz yönetiminden beklenen yararlar şunları içermelidir:
 
  • Kriz yönetimi ile organizasyonun, olası hasarlardan kurtulduğu veya kurtulacağı algısının yaratılması. Böylece tüm paydaşların (müşteriler, hissedarlar, yöneticiler, çalışanlar, sendikalar, tedarikçiler, rakipler, sivil toplum örgütleri, kamu yönetimi organizasyonları) kriz yönetiminin bir parçası olarak destek vermelerinin sağlanması.
  • Organizasyonun “durum değerlendirme yeteneğine” sahip olduğunun, tüm paydaşlar tarafından algılanmasının sağlanması.
  • Organizasyonun tüm paydaşlarının, krizlere dayanıklılığının ve esnekliğinin geliştirilmesinin sağlanması yani, bir krizden sonra organizasyonun kendisini makul süre içerisinde tüm paydaşları ile birlikte tekrar toparlayabilme yeteneğinin geliştirilmiş olması.
  • Organizasyonun mevzuat ve etik gereklilikler ile uyumluluğunu eksikliklerin giderilerek sürekli güncel halde tutma alışkanlığının kazanılması.
  • Organizasyonun mevzuat ve etik gereklilikler ile uyumluluk risklerinin giderilmesi ile organizasyonun itibarının korunması ve geliştirilmesi.
  • Organizasyon için tehlike ve tehdit olan veya olabilecek olaylar karşısında daha iyi yönetim yeteneğinin geliştirilmesi.
  • Organizasyonlara, stratejik plan geliştirme alışkanlığının kazandırılması.
  • Çalışanların, rolleri ve organizasyonun kendilerinden beklentileri konusunda farkındalıklarının geliştirilmesi.
  • Organizasyon içinde yetenek, güven ve moralin artırılması.
  • Organizasyon için olası risklerin açık olarak tanımlanması ve azaltılması ile risk yönetiminin geliştirilmesi.


Kaynak: Yenibiris.com
1476 kez okundu
Giriş
Üye değil misiniz? Altın Üye ya da Gümüş Üye olmak için tıklayınız.