Size İhtiyacımız Var
Platon’dan bu yana öğrenme, başarının anahtarı ve ilişkilerimizin temeli haline geldi. Organizasyonlar değişiyor, dönüşüyor, birleşiyor, bölünüyor, büyüyor, küçülüyor, yok oluyor. Ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Aslan lokmayı yuttu, öğütüyor… “Her ürün, her hizmet her yerde var.” düşüncesi yaygınlaşıyor. Bu düşüncenin ardından da, her nitelikte eleman çok rahat bulunur anlayışı geliyor. Gerçekten nitelikli eleman o kadar kolay bulunuyor mu? Ve gerçekten nitelikli eleman mı arıyoruz? Ya da nitelikli eleman tanımı neleri içeriyor? Birey nasıl nitelikli oluyor?
Yanıtlarımızın ortak paydasını: Bilgi + Deneyim + Birikim + Dünya görüşü oluşturuyor.
Aynı zamanda, organizasyonların rekabetçi üstünlüğü elde tutmak için, 3 temel kavrama ihtiyaçları var: Hız + Esneklik + Farklılık.
Bu kavramları hayata geçirebilmek ise özgür düşünceye, kalıpları kırmaya, sınırların dışına çıkmaya ve daha geniş açıyla bakmaya bağlı.
Yenibiriş Akademi’de oluşturmak istediğimiz ortam da, bu özelliklere zemin hazırlıyor. Hem halen çalışmakta olanların ve hem de yeni bir iş arayanların kendilerini geliştirmeleri için fırsatlar sunuyor. Organizasyonlar açısından baktığımızda ise, elemanların kişisel gelişim ve yetkinlikler bazında hazırlanmasını sağlıyor.
Ülkemizde ve batıda durum
İş dünyası artık, her alanda iyi bir eğitim sürecinden geçmiş olanları arıyor. Eğitim sistemimize baktığımızda, herhangi bir öğrenci, onlarca öğretmenden, yüzlerce saat eğitim alıyor. Eğitim sistemimiz gerek yapılaşma, gerek öğretmen ve destek elemanı, gerekse eğitim malzemesi açısından nüfus artışını karşılayamıyor. Eğitimin niteliği düşüyor. Üniversitelere giriş ayrı bir problem. Giren pişman, çıkan pişman, giremeyen şaşkın… Kurumlar meslek liselerinin, üniversitelerin eğitiminden memnun değiller. Önce Amerika’da başlayan ve daha sonra Avrupa’da da devam eden, büyük şirketlerin “meslek lisesi ve üniversite” kurması, ülkemizde de yaygınlaşıyor. Büyük holdingler, kendi meslek liselerini ve üniversitelerini kuruyorlar. Bir yandan kendi elemanlarını kendileri yetiştirirken, diğer yandan piyasaya nitelikli işgücü üretmeyi misyon ediniyorlar… Kuşkusuz bu sözümüz eğitim ticaretini kapsamıyor!
Hatta batı, işi daha da ileri boyuta taşıyarak, çocuk yuvalarına kadar uzanıyor… Kurumların formel / zorunlu eğitime ilgisi, ilk öğretime hatta ana okullarına kadar uzanmaya başlıyor. Kurumsal Eğitim Merkezleri, akademiler, enstitüler ve üniversitelerden sonra, temel eğitime de iniliyor. Bu akım ülkemizde de başlamış bulunuyor. Çünkü, bütünsel performans için bireysel performans artışına ihtiyaç olduğundan kimsenin kuşkusu yok.
Herkesin beklentisi farklı
Fırsatlara odaklılık, iş dünyasının temelini oluşturuyor. Her iş birimi kendi yapı ve işleyişine paralel olarak, pazar koşullarına uymak zorunda. Fırsatları keşfetmenin yolu; eski ve yeni tüm çalışanların beyin dinamizminden yararlanmaktan geçmekte. Bunun için de bilginin logaritmik biçimde arttığı günümüzde, organizasyonel öğrenmeyi hızlandırmak üzere yeni öğrenme araçlarını kullanmak gerekir. İnternet üzerinden öğrenme, organizasyonel bilgi hareketliliğini önemli ölçüde kolaylaştırır. İnternet de eğitimde fırsattır. Ancak, öğrenme objelerinin eğitimin etkinliğini artıracak şekilde kullanılmasının bir uzmanlık alanı olduğu, göz ardı edilmemeli. Eğitim çalışanlar için farklı, organizasyonlar için farklı beklentiler ifade eder.
Çalışanlar açısından eğitim:
- Organizasyonu tanıma
- İşi hızla anlama ve öğrenme
- Yalnızca ihtiyacı olanı öğrenme
- Materyalin ilginç ve yararlı olması
- Gerçek yaşamla ilişkilendirme ve hemen kullanma
- Nasıl ve niçin arasındaki bağıntıyı kurma
- Başvuracağı kaynakları bilme ve erişebilme
- İletişim kurma, haberdar olma
- Geri bildirim alma
- Kendisine katkısının, işveren nezdinde değeri olduğunu bilme
- Çalışma ve yaşam programına uyma
Organizasyonlar için eğitim:
- Ortak değerlerin paylaşılması ve herkes tarafından anlaşılması
- Morali ve motivasyonu yükseltme
- Sorun çözme alışkanlığını kazandırma
- Güven duygusunu destekleyerek yaratıcılığı geliştirme
- Deneme yanılma yoluyla ya da usta/çırak ilişkisine bırakmayıp, riskleri azaltarak daha kısa zamanda uyum sağlama
- Hataları azaltarak maliyetleri düşürme, kaliteyi artırma
- Doğru işe yönlendirme
- İletişim kanalları açma
Büyük ya da küçük modern organizasyonlar, uzun süredir kişisel gelişim için eğitim bütçeleri yapıyorlar, paralar harcıyorlar. Ana sıkıntı ise, bu eğitimlerin davranışa dönüşmesinde yaşanıyor. Organizasyona özgü eğitim, politika ve stratejilerin oluşturulması gerek. İnsan kaynaklarının eğitim görevi, yalnızca kurslar düzenleme işlevinden sıyrılıp, işletme fonksiyonuna dönüşmeli.
Yenibiriş Akademi’de bu dönüşümü sağlamak ve adaylarımızı iş yaşamına hazırlamak için “size ihtiyacımız var”. Gelin bu yeni yapıyı birlikte oluşturalım.
Akademi sözcüğü, Atina yakınlarındaki Akademeia adlı bir zeytinlikten gelir. Bu zeytinliklerde Eski Yunan düşünür Platon; matematik, doğa bilimleri ve yönetim biçimi gibi çeşitli konularda öğrencilerine ders vermiştir. Platon'un İÖ 4. yüzyılda ders verdiği bu okul, tarihteki ilk akademi olarak kabul edilir. Platon'un Akademi geleneğini, onun ölümünden sonra öğrencileri ve felsefesini benimseyenler sürdürdüler. Akademi’ye devam eden öğretmen ve öğrencilerin en çok ilgi gösterdikleri konular bilim, sanat, edebiyat ve müziktir. İ.S. 529'da, Bizans İmparatoru Jüstinyen, Akademi'nin çalışmalarından rahatsızlık duyar ve faaliyetlerine son verir. Çünkü, Platon’un öğrencilerinin bir araya geldiği bu bahçelerde, özgür öğrenme ve tartışma ortamı vardır. Bilgiler tartışılır, eğitim bireylerin öğrenmesi üzerine temellenir. Benler “BİZ”i oluşturur ve sistem öğrenir. Biz de KMI ve Yenibiriş birlikteliği ile geleceğin tasarımında bireyin rolünü vurgulayarak, güçlü “ben”leri oluşturarak çok daha güçlü bir “biz”i birlikte yaratmayı hedefliyoruz.
Yazar:
Dr. Oya Torum