Türklerin Strateji Serüveni’nden Günümüz İş Hayatına
Strateji kavramı: Hareketlilik Tarihin önemi, günümüze ışık tutmasıdır. “Türklerin Strateji Serüveni ( ‘Türklerin Strateji Serüveni’, Adnan Nur Baykal, Sistem Yayıncılık, Aralık 2008 ) adlı kitabımda tarihimizin hemen hemen 600 yıllık ( M.S. 1000-1566) bir bölümünü stratejik açıdan mercek altına aldım.
Beş bölümlük bir yazı dizisinde, stratejinin bazı öğelerini örneklerle tarihimizden günümüze taşıyacağım.
Stratejinin başlangıcı hareketli olmaktır. Çünkü stratejilerde hesaba katılacak güçler, hep hareket halinde bulunan oyunculardır.
Bir tarihimizden:
Dukak’ın oğlu Selçuk Bey M.S. 1000 yılına yaklaşırken Cend şehrine geldi. Cend şehri Aral Gölü’nün doğusunda, bugünkü Güney Kazakistan’da bir şehir. Selçuk Bey’in etrafına kendi boylarından başka, diğer Türkmenler de katıldılar.
Selçuk Bey’in ölümünden sonra, büyük oğlu Arslan Bey’i, Gazneli Sultan Mahmud sarayına davet etti ve bir hileyle hapse attırdı. Gazneli Mahmud hareket halinde bulunan Selçukluların kendi devletine zarar vermelerinden çekiniyordu.
Gazneli Mahmud’un ölümünden sonra, oğlu Sultan Mesud Hindistan Seferine çıktı ve Selçukluları kendi hallerine bıraktı.
Selçuklular sürekli hareket halinde idiler. Gaznelilere baş kaldırdılar. Bir şeyler başardıkça çevreleri kalabalıklaştı. Gaznelilere hücum etmeye, bazı şehirleri ele geçirmeye başladılar.
Sultan Mesud, Selçukluların üzerine yürüdü. Selçuklular, Gazneli Mesud’un ordusunu çöllere çekip yendiler ve Selçuklu Devletini kurdular. (1040)
Eğer Selçuklular hareket halinde bulunmayıp, kaderlerine razı olup, bir köşeye çekilselerdi, tarih Selçuklulardan haberdar olmazdı.* ( * ‘Türklerin Strateji Serüveni’ kitabından özetlenmiştir.)
Bir iş hayatımızdan:
Netaş’ta (Nortel) Pazarlama ve Satış Direktörüydüm. 40 yaşına gelmeden kendi şirketimi kurmayı aklıma koymuştum. Netaş’tan ayrıldım. (1990)
Bir Kayserili iş adamıyla ortak olarak, bir Japon firmasının haberleşme sistemlerini Türkiye’ye getirmeyi düşündüm. Körfez Harbi çıkınca Japonlar bu projeden çekildiler.
Pes etmedim. Aileden kalma bir arsa üzerinde bir bina yapmaya başladım. İşhanını gayet güzel bir şekilde inşa ettim.
Müteahhitlikten zevk almaya da başlamıştım. Fakat gayrimenkul piyasasında kriz oldu. Aniden bir gayrimenkul fazlalığı ortaya çıktı İstanbul’da. Yaptığım işhanını kiraya veremedim.
Yöneticilikten uzaklaşmış, girişimcilikte ise iki defa darbe yemiş, köşeye sıkışmıştım.
Boş duramadığım için “Pazarlama Audit Semineri” adlı bir eğitim programı hazırladım. Amacım her şirketin pazarlama ihtiyacı doğrultusunda bir eğitim semineri düzenlemekti.
Bir gün bir arkadaşım beni ziyarete geldi. Seminer metinlerini gösterdim.
İkimizin de Almanya’da üniversiteden arkadaşımız olan Kemal Şahin’in bu seminerle ilgilenebileceğini söyledi. Hemen telefon etti. Yıllardır görmediğim Kemal Şahin, beni görmek istemiş. Hemen ona gittik.
Görüştük. Kemal Şahin neler yapmış olduğumu sordu. Anlattım. Şahinler Holding’in yeni alanlarda yatırımlar yapacağından bahsetti ve benimle çalışmak istediğini söyledi.
Seminer pazarlamak için geldiğim müşteri ziyaretinden, Şahinler Holding’in Yeni Projeler Koordinatörü olarak çıktım. (1993)
Bir enerji santrali kurdum, Amerika’da iki şirket yönettim.
Kendi işimi kuramadım ama kendimi “hareketli tuttuğum için” enteresan bir işin başına geçtim. Zaten piyasa değeri olan yöneticilerin, kurdukları işler hemen başarılı olmayıp, şanssızlıklarla karşılaşırlarsa, kendi işlerine devam edebilmeleri kolay değil.
Sonuç:
Hareket halinde bulunan insanlar, kendilerine yeni imkanlar buluyorlar. Hayata, talihlerine küsen kimseler ise unutulup gidiyorlar.
Siz siz olun, bir köşeye çekilip sizi bulmalarını beklemeyin.
Unutmayın ki, herkes sizin sorunlarınızı değil, kendi sorunlarını takip ediyor.
Kaynak: Yenibiris.com
3310 kez okundu